Yazarlar: Olcayto DOĞANÇELİK, MBA – Ayça EKŞİ – Bolayır & Doğançelik Avukatlık Bürosu
ÖZ
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte giderek daha çok önem kazanan ve hayatımızın önemli bir parçası haline gelen sosyal medya hesapları, e-postalar, dijital paylaşımlar, kripto para hesapları gibi varlıklar kişinin dijital malvarlığına vücut vermekte olup ölümü halinde dijital mirasını oluşturmaktadır. Türk hukukunda dijital malvarlığı ve dijital miras kavramlarıyla ilgili yasal düzenleme veya içtihat bulunmamakla birlikte bu kavramlar yabancı ülke hukuk sistemlerinde daha çok tartışılan ve nispeten daha çok yer edinmiş kavramlardır. Dijital miras konusundaki düzenleme eksiklikleri sebebiyle hakkaniyet çerçevesinde yorum yaparak dijital malvarlığının intikale elverişli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekecektir. Bu çalışmada dijital miras konusu kapsamında T.C. Anayasası’nda düzenlenmiş olan özel hayatın gizliliği, haberleşmenin gizliliği ve miras hakkı ilkeleri ve yabancı ülkelerin yargı kararları ele alınacaktır.
Anahtar Sözcükler: Dijital Malvarlığı, Dijital Miras, Sosyal Medya
DIGITAL HERITAGE
ABSTRACT
Assets as social media platforms, e-mails, digital posts, cryptocurrency accounts which gained a place in our lives with the progress in technology, form an individual’s digital assets in case of their death. Although there is no legal regulation or jurisprudence regarding the concepts of digital assets and digital heritage in Turkish law, these concepts are more discussed and relatively more common in foreign legal systems. Due to lack of regulations about digital heritage, it will be necessary to make a judgment about whether digital assets are suitable for succession by making an interpretation within the frame of equity. In this study, the principles of the right to privacy, privacy of communication and the right of succession which are regulated in The Constitution of Turkish Republic and foreign country precedents will be discussed in the context of digital heritage
Key Words: Digital Assets, Digital Heritage, Social Media
Dijital çağın kaçınılmaz bir sonucu olarak; çeşitli özel hukuk ilişkilerinin ve günlük işlerin dijital platformlarda yürütülmesi sebebiyle kişilerin bu ortamlarda çeşitli verileri bulunmaktadır. Türk hukuk sisteminde olduğu gibi yabancı ülke kanunları kapsamında da dijital malvarlığı ve dijital miras kavramları henüz düzenlenmemiş olsa da çeşitli güncel yabancı mahkeme kararlarında bu kavramlara yer verilmiş olup; herhangi bir yasal düzenleme olmaması ve uygulamada dava konusu edilen husumetlerin sınırlı sayıda kalması dolayısıyla bu kavramlar doktrinde de yeterli derecede incelenmemesi sebebiyle ülkemiz hukuk sistemi içerisinde yaygın bir uygulamaya sahip değillerdir. Ancak miras hukuku kapsamında, kişinin ölümü halinde dijital malvarlıklarına uygulanacak hukuk kurallarının tespiti hususu gün geçtikçe önem arz etmektedir.
Dijital dünyanın süregelen gelişimi sebebiyle dijital malvarlığının içeriği sabit ve net olarak belirlenemiyor olsa da halihazırda bu kavramın kapsamına sosyal medya ve her nevi video paylaşım hesapları, işitsel ve görsel medya dosyaları, kripto para hesapları, internet alan adları, online oyun karakterleri, e-ticaret web sitesi hesapları dahil edilebilmektedir. Dijital malvarlığı doğası gereği soyuttur. Dijital miras ise bu tür soyut malvarlığı değerlerinin miras bırakanının terekesine dahil olup olmayacağı ve dolayısıyla mirasçılara intikalinin mümkün bulunup bulunmadığı durumunu ifade eder.
Dijital miras söz konusu olduğunda incelenmesi gereken bir nokta da sanal hesaplar üzerindeki hak sahipliği durumudur. Hak sahipliği durumunun belirlenmesi için de bu hesapların niteliği belirlenmelidir. Bireylerin sanal hesapları üzerindeki hakları ayni bir hak olarak nitelendirilecek olursa, ayni hakların eşya üzerinde söz konusu olması dolayısıyla sanal hesaplar ve içeriklerinin eşya niteliğini haiz olması gerekir. Eşya, “üzerinde bireysel hâkimiyet sağlanabilecek, ekonomik bir değer taşıyan, kişi ve hayvanlar dışındaki cismani varlıklardır.” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanımdan açıkça anlaşıldığı üzere sanal hesaplar ve içerikleri cismani varlıkları bulunmaması dolayısıyla eşya olarak kabul edilemeyecek ve bu sebeple taşınır veya taşınmaz olduklarından da bahsedilemeyecektir. Bu durumda 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa dayanarak “fikrî hak” kavramı üzerinden değerlendirme yapılacak olursa; sanal hesap “içeriklerinin” çoğunu buraya dâhil etmek mümkün olabilecektir, fakat hesapların kendisinin buraya dâhil edilip edilemeyeceği ise tartışmaya açıktır. Bu sebeplerden dolayı artık taşınır-taşınmaz mal ayrımının günümüz ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediği açık olup, söz konusu ayrıma “sanal mal” kavramının da eklenmesiyle üçlü bir malvarlığı anlayışının yerleşmesi uygun olacaktır. Bu kavramın hukuk literatürü ve mevzuata girmesiyle birlikte devri ve intikali yasal olarak düzenlenen “sanal mülkiyet” kavramı da sistemimize girmiş olacak ve dolayısıyla terekeye dahil edilmesi de mümkün hale gelecektir.
Türk Hukuk sisteminde miras, külli intikal hükümleri doğrultusunda miras bırakanın ölümü ile herhangi bir işleme gerek kalmaksızın mirasçılara geçmektedir. Külli intikalin doğal sonucu olarak, mirasçılar miras bırakanın külli halefi olurlar. Külli halefiyet ilkesi, Türk Medeni Kanunu’nun 599. maddesinde “Mirasçılar, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazanırlar. Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.” şeklinde belirtilmiştir. Söz konusu madde metninden anlaşılacağı üzere, intikal edecek hak ve yükümlülükler numerus clauses (sınırlı sayıda) olarak sayılmamaktadır, bunun bir sonucu olarak, maddede bahsedilmeyen haklar da miras yoluyla intikal edebilecektir, örneğinfikri mülkiyet hakları mirasçılara devredilebilmektedir. Terekenin mirasçılara geçişi hususunda genel kural, malvarlığı haklarının intikali mümkün olduğu halde şahsa bağlı hakların intikale tabi olmamasıdır. Yani kural olarak bir kişinin ölümünden sonra, devri mümkün özel hukuk ilişkileri mirasçılarına geçmekte; fakat şahsa bağlı haklar ölüm ile son bulmakta, mirasçılara intikal etmemektedir. Zira şahsa bağlı hakların ne sağlar arası bir işlemle ne de ölüme bağlı tasarruflarla üçüncü kişilere devri, dolayısıyla mirasa konu olmaları mümkün değildir. Genel kural bu olmakla birlikte bu kuralın bazı istisnaları bulunmaktadır. Örneğin intifa ve oturma hakları malvarlıksal nitelik taşıyor olsalar da kişiye bağlı hak olmaları sebebiyle mirasçılara intikali mümkün değildir. Bir hakkın mirasa konu olup olamayacağı hususunda tereddüt varsa, yani bu hak kişisel bir hak mı, TMK m. 599’da sayılan hususlardan biri mi ve kanunlarda bu hakkın intikalini yasaklayan bir kural mevcut mu sorularının tamamının cevabı birlikte “Hayır” ise, hakkaniyet çerçevesinde yorum yaparak söz konusu hakkın intikale elverişli olup olmadığına karar vermek gerekecektir. Dijital malvarlığının mirasçılara intikali sorunu da böyle bir sorundur.
Dijital malvarlığı ve dijital miras konusu incelenirken T.C. Anayasası’nın birtakım ilkelerine değinmek gerekmektedir. Bunlardan ilki T.C. Anayasası’nın 20. maddesiyle koruma altına alınmış olan özel hayatın gizliliği ilkesidir. Bu ilke gereğince kişilerin özel hayatının gizliliği esastır ve bu gizliliğe dokunulamaz. TMK’nın 28/1 maddesi gereğince ölüm ile kişilik son bulacağından her ne kadar ölen açısından bu ilke savunulamasa da ölenin söz konusu sosyal medya hesabı üzerinden iletişim kurduğu yahut kişisel verilerini paylaştığı kişiler açısından bu ilkenin geçerliliği kabul edilebilir.
Anayasal ilkeler açısından dijital mirasın intikali halinde ortaya çıkabilecek diğer bir ihlal ise haberleşmenin gizliliği ilkesi açısından söz konusu olabilecektir. T.C. Anayasası’nın 22. maddesi uyarınca haberleşmenin gizliliği esastır. Çağımızda sosyal medya hesapları üzerinden mesajla haberleşme, görsel ve işitsel dosya aktarımı bireylerin sıklıkla kullandığı bir yöntemdir. Kişiler çoğunlukla bu mesajları sadece karşı tarafın göreceği düşüncesi ve güveniyle yazmaktadırlar. Fakat taraflardan birinin ölümü sonrasında, sosyal medya hesabının mirasçılara intikali halinde, silinmemiş verilerin taraflardan birinin mirasçısı olsa da taraflar dışındaki 3. kişiler tarafından görülebilmesinin hukuken mümkün hale gelmesi, haberleşmenin gizliliğini ihlal sonucunu doğuracaktır
Cezai açıdan bakıldığında ise TCK’nın 132. maddesi haberleşmenin gizliliğinin ihlalini, TCK’nın 134. maddesi ise özel hayatın gizliliğinin ihlalini suç olarak düzenlemiştir. Dolayısıyla hukuki bir zemine oturtulmaksızın ölenin tüm dijital malvarlığı olmasa da sosyal medya hesapları gibi 3. kişiler ile iletişimin mümkün olduğu platformların mirasçılara intikalinin kabulü hem anayasal ilkeleri ihlal etmekte hem de TCK kapsamında suç niteliği teşkil etmektedir.
Tüm bunların karşısında miras hakkı T.C. Anayasası’nın 35. maddesi ile güvence altına alınmıştır. Kişinin barındırması gereken zorunlu unsurları taşıyan bir vasiyetname düzenleyerek sosyal medya hesaplarına ait şifre ya da şifrelerinin, mirasçılarına yahut herhangi bir başka kişiye verilmesini istemesi halinde bu isteğe miras hakkı kapsamında uyulması gerektiği düşünülürken, böyle bir durumda miras bırakanın kişisel verileri haricinde, sosyal medya hesaplarında kişisel verileri bulunan üçüncü kişiler açısından yukarıda belirtilen haberleşmenin gizliliği ve özel hayatın gizliliğini ihlal sorunu yine gündeme gelecektir. Öte yandan ölen kişi sağlığında hiçbir irade beyanında bulunmamış, hukuken geçerli bir ölüme bağlı tasarrufla hesap şifrelerini geride kalan bir yakınına bırakmamışsa bu hesapların özel anı niteliği taşıyan bir eşya olarak kabul edilip edilmeyeceğinin incelenmesi gerekecektir. Zira TMK’nın 653/2 maddesinden anlaşılacağı üzere özel anı niteliği taşıyan eşyalar terekeye dahil olacaktır.
Kişinin ölümünden sonra dijital malvarlığının akıbeti hususu çok yeni bir sorun olması sebebiyle bu konuda herhangi bir yasal bir düzenleme mevcut değildir. Yine bu hususta ülkemizde henüz yargı kararları da bulunmamaktadır. Dijital miras konusunda ilk yargı kararı olarak elektronik posta hesabının mirasa konu olup olamayacağı hususunda ABD’de yargı önüne gelen konu örnek verilebilir. Söz konusu olayda miras bırakanın ölümünün ardından ailesi, “Yahoo” e-postalarına ulaşmak istemiş ancak Yahoo’nun hizmet şartlarında devrin yasak olması sebebiyle istekleri yerine getirilmemiştir. Bunun üzerine aile, oğullarının e-postalarına erişmek amacıyla Michigan’da dava açmış ve mahkeme ailenin talebini kabul etmiştir. Yahoo ise hizmet şartlarına bağlı kalarak ailenin oğullarının hesabına devrine ve doğrudan erişmesine izin vermemiş ancak e-postaların içeriğinin bir kopyasını temin etmiştir. Daha güncel olarak, Almanya’da kişinin ölümünden sonra “Facebook” hesap şifresinin ölenin ailesine verilip verilemeyeceği hususu dava konusu edilmiştir. Bu duruma ilişkin olarak Berlin’de Federal Mahkeme’nin konuya ilişkin kararında dijital miras kavramını tanımlamadığı, ancak dijital miras kavramına ilişkin olarak Alman Avukatlar Birliği’nin 2013 yılına ait görüş yazısına atıf yapıldığı görülmektedir. Burada ifade edildiği üzere dijital miras şu şekilde tanımlanmaktadır: “Fikri mülkiyet hakları, web sitelerindeki haklar ve alanlar (domains) ile sağlayıcı ile miras bırakan arasında internetin kendisinin ve aynı zamanda çeşitli internet hizmetlerinin kullanılması bakımından kurulmuş tüm sözleşme ilişkileri dâhil olmak üzere dijital malvarlığının tümü dijital mirastır.”. Dijital mirasa ilişkin bir başka tanımlama ise şu şekildedir: “Dijital miras kavramının içine miras bırakanın dijital malvarlığının tümü girmektedir; buna göre, donanım ve yazılıma ek olarak kaydedilmiş veriler, telekomünikasyon şirketleri ve internet servis sağlayıcıları ile kurulmuş sözleşme ilişkileri, erişim yetkileri, e-posta hesaplar, sosyal medya ağlarındaki üyelikler ve internetteki kullanıcı hesapları dijital mirasın kapsamındadır.”. Bununla birlikte dijital miras, “miras bırakanın internet ortamındaki hesaplarının ve verilerinin tümü” biçiminde de tanımlanabilir. Temyiz üzerine Alman Federal Yüksek Mahkemesi’nce verilen kararda dijital materyallerin de mektup ve günlük gibi değerlendirilerek mirasçılara intikal etmesi gerektiği ifade edilerek Berlin Eyalet Mahkemesi’nin kararının bozulması emsal karar niteliğinde olmuştur. Türk miras hukukunda da özel anı değeri olan eşyaların mirasçılara intikalinin mümkün olduğu göz önüne alındığında, Almanya Federal Mahkemesi kararının ülkemiz açısından da uygulanabilir olduğu görülmektedir. Karar yalnızca Facebook açısından değil, benzer nitelik taşıyan diğer tüm sosyal medya hesapları için de emsal teşkil edecek niteliktedir.
Sosyal medya hesapları üzerindeki hakkın miras hukuku kapsamında ölüme bağlı tasarruflar açısından da incelenmesi gerekmektedir. TMK ölüme bağlı tasarrufların başlıca iki şekilde yapılabileceğini düzenlemiştir (TMK 531. madde vd., 545. madde vd.): vasiyetname ve miras sözleşmesi. Bu sebeple Kanun’da öngörülen zorunlu unsurları yerine getirmeksizin yapılan bir işlem, her ne adla yapılırsa yapılsın vasiyetname veya miras sözleşmesi niteliği taşımayacaktır.
Almanya’da bahse konu Facebook hesabının mirasçılara geçip geçmeyeceği tartışmasından sonra geçen süre içerisinde Facebook ve diğer bazı sosyal medya platformları içeriklerinde bir düzenlemeye giderek, kişilere ayarlar menüsünden ölümleri halinde hesap şifrelerinin paylaşılıp paylaşılamayacağını, paylaşılacaksa kimlerle paylaşılacağını tercih etme imkânı getirmiştir. Fakat böyle bir seçim Türk hukukundaki mevcut hükümler incelendiğinde, hukuken karşılığı olmayan bir işlemdir. Çünkü bu seçim hakkı, hukuki niteliği itibariyle vasiyetnameden oldukça uzaktır. Zira el yazısı ile düzenlenmiş, resmi ya da sözlü vasiyetname türlerinden hiçbirinin özelliklerini taşımamaktadır. Bunun yanında internet kullanımında çocuk kullanıcıların oldukça yaygın olduğu bugünlerde 15 yaş şartının da karşılanmayabileceği pek açıktır. Bu nedenle hesap sahibinin sağlığında böyle bir seçim yaparak şifresinin verileceği kişiyi belirlemesi vasiyetname niteliği taşımayacaktır. Böyle bir seçime uyarak hesap şifresinin, örneğin ölenin arkadaşına verilmesi ise özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğini ihlal edecektir. Diğer bir ölüme bağlı tasarruf türü olan miras sözleşmesinde de önemli olan miras sözleşmesi için kanunen aranan zorunlu şartların yerine getirilip getirilmediği, hukuken geçerli bir miras sözleşmesinin var olup olmadığıdır. Yani hukuken geçerli bir miras sözleşmesinin varlığı halinde bu sözleşme gereğince miras bırakanın dijital malvarlığı, sözleşmenin karşı tarafına ya da sözleşmede belirtilen kişiye geçmelidir. Ancak miras sözleşmesi geçersizse, dijital malvarlığının ölenin kanuni mirasçılarına intikali söz konusu olabilecektir. Bu durumda dahi üçüncü kişiler açısından özel hayatın ve haberleşmenin gizliliğinin ihlaline yönelik itiraz hakkı doğabileceği açıktır.
Ölenin sosyal medya hesaplarının mirasçılara intikal edip etmeyeceği konusu Anayasal düzenlemeler ve kanuni ilkelerin yanı sıra hesabın maddi bir getirisi olup olmamasına göre üçlü bir ayrım yapılarak da incelenebilir. Zira kullanım amacına göre sosyal medya hesaplarını; maddi bir içeriğe sahip olmayan, salt kişiler arasında iletişim amacıyla kullanılan hesaplar ile maddi bir getirisi olan veya ticari amaçlarla kullanılan hesaplar oluşturmakta ve bunların yanında karma nitelikte, yani her iki amacın da tek bir hesapla karşılandığı hesaplar da bulunmaktadır. Bu nedenle sadece “dijital malvarlıkları da mirasa konu olmalıdır” veya “olmamalıdır” şeklindeki bir genelleme tereddütlere yol açabilecektir.
Maddi bir içeriğe sahip olmayan, salt kişiler arası iletişim amacıyla kullanılan hesaplar açısından günümüzde hemen her yaşta kesimin yakınlarıyla, arkadaşlarıyla haberleşmek, mesajlaşmak yahut birbirleriyle fotoğraflarını paylaşmak amacıyla kullandığı en az bir hesap bulunmaktadır. Bu hesapların mirasçılara intikali açısından yukarıda bahsedilen Anayasal ilkeler ışığında bir karar verilmesi gerekecektir. Ayrıca bu tür hesapların TMK’nın 653. maddesi gereği mektup ve günlük gibi özel anı niteliği taşıyan bir eşya olarak değerlendirilerek kanuni mirasçılara intikali söz konusu olabilecektir. Sözü edilen Almanya Federal Mahkemesi’nce verilen karar da bu yöndedir.
Maddi kazanç elde etmeye yönelik açılan ve kullanılan hesaplara “YouTube” hesapları örnek verilebilir. Bu durum gelişen teknolojinin yeni meslekler de ortaya çıkardığının modern bir kanıtıdır. Zira bu işi meslek edinen kişilerin sayısı günden güne artmaktadır. Bu hesapların mirasçılara intikali konusunda ise, çok yüksek miktarlara kadar gelir elde etmeye imkân tanıyan bir hesabın, kişinin ölümünden sonra mirasçılara kalmayacağının yahut vasiyetname ya da miras sözleşmesine konu olmayacağının düşünülmesi ise hakkaniyete uygun olmayacaktır. Bu nedenle YouTube kanallarının veya maddi kazanç elde etmeye yönelik kullanılan “Instagram” ve benzeri sosyal medya hesaplarının, kişilerin ölümlerinden önce hukuka uygun bir vasiyetname ya da miras sözleşmesi yapmışlarsa buna göre, yoksa da kanuni intikal kuralları uyarınca külli haleflerine intikal etmesi söz konusu olmalıdır. Miras bırakanın sağlığında düzenli gelir elde ettiği, hukuken ve fiilen devri mümkün olan sosyal medya hesaplarının terekeye dahil edilemeyeceği düşüncesi modern hukuk ilkeleriyle çelişmektedir. Günümüzde sosyal medya hesaplarının ekonomik karşılığı takipçi sayısı ve etkileşim yoğunluğu üzerinden ölçülmektedir. Yüksek takipçi sayısı ve bu takipçilerin sosyal medya hesabına göstermiş olduğu ilginin yoğun olması halinde ilgili hesaplardan mirasçıların maddi gelir elde etme imkânları hala bulunmaktadır. Miras bırakanın yaptığı bu işi devam ettirmek istemeyen mirasçıların bu hesapları satma yoluna giderek maddi kazanç elde etmeleri de mümkün olmalıdır. Bu nedenle bu tür dijital malvarlığı değerlerinin külli haleflere intikalinin söz konusu olması gerekmektedir.
Bunların haricinde hem iletişim amacıyla hem de maddi kazanç elde etmeye yönelik hesaplar da yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu tür hesapların hesap sahibinin ölümden sonraki akıbeti de ayrı bir sorun teşkil etmektedir. Örneğin, tanınmış kişilerin kişisel hesaplarından hem başka kişilerle mesajlaştığı hem de maddi gelir elde etmeye yönelik faaliyetlerde bulunduğu yoğun olarak görülmektedir. Karma niteliğe sahip hesaplara ilişkin olarak, ölen kişinin e-posta içeriklerinde maddi değeri olan birtakım elektronik veriler bulunuyorsa, yahut yüksek sayıda takipçisi bulunan sosyal medya hesaplarında miras bırakanın tarafı olduğu ticari anlaşmalar mevcutsa mirasçıların söz konusu ticari getirilerin terekeye dahil edilmesi gerektiği iddiasıyla ve bilirkişi incelemesi sonucunda da söz konusu iddianın ispatlanması şartıyla e-posta içeriğinin yahut sosyal medya hesabının mirasa konu olabileceği ileri sürülmektedir.
Teknolojinin ve internetin gündelik hayatta oldukça yoğun bir şekilde kullanılması sonucunda bilhassa özel hukuk ilişkilerinin internet ortamında kurulması, yürütülmesi ve sonlandırılması oldukça sık rastlanır bir durum haline gelmiştir. Durum böyle olsa da dijital miras konusunun hukuki açıdan ne şekilde ele alınacağı hususu hala tam anlamıyla netleştirilememiştir. Durum yalnızca Türk hukuku ya da Alman hukuku bakımından böyle olmayıp pek çok ülke hukukunun, dijital dünyanın gereklerine yetişemediği ve bunların gerisinde kaldığı aşikârdır.
İfade edildiği üzere; Dijital Miras, halihazırda Türk Hukukuna oldukça yabancı bir kavramdır. Dolayısıyla bu konuya ilişkin yasal bir düzenleme yapılıncaya kadar, dijital miras konusuna öğreti ve yargı kararları ile yön verilmesi gerekmektedir. En nihayetinde, önemi ve hukuki ilişkilerdeki yeri giderek artan dijital dünyanın gereklerine hukuk düzeni içerisinde de cevap verilmeli, ayrıca bu bağlamda, bu ilişkilerin görünüm biçimlerinden biri olan dijital miras kavramının Türk Medeni Kanunu kapsamındaki yeri değerlendirilmeli ve hukukun dijitalleştirilmesi hususu yasama gündemine alınmalıdır.
KAYNAKÇA
1.T.C. Anayasası https://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa_2018.pdf adresinden alınmıştır.
2. Türk Medeni Kanunu https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4721.pdf adresinden alınmıştır.
3. Türk Ceza Kanunu https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.5237.pdf adresinden alınmıştır
4.İLERİ Çiğdem. “Dijital Miras- Alman Federal Mahkemesi’nin Facebook Kararı Üzerine Bir İnceleme” TBB Dergisi 2020 (146)
5.MARAŞLI DİNÇ Yasemin, 2019. “Ölümden Sonra Sosyal Medya Hesaplarının Hukuki Akıbeti: Dijital Miras” TBB Dergisi (142)
6.İNCE AKMAN Nurten, 2018. “Mirasbırakanın Dijital Bilgilerinin Mirasçılara Geçişi: Dijital Tereke” İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
7.ÖZTAN Bilge, 2018. Miras Hukuku. Ankara: Turhan Kitabevi Yayınları