Yazarlar: Aleyna AKCAKAVAKLI – İlayda KARAKAŞ – Seray ÇİNAR – Olcayto DOĞANÇELİK, MBA – Bolayır & Doğançelik Avukatlık Bürosu

I. GİRİŞ

Yapay zekâ “veri, algoritma ve bilgisayar gücünü kullanarak problem çözebilen, makine öğrenmesi ve derin öğrenme kavramlarıyla birlikte insan gibi düşünme, insan gibi hareket etme, rasyonel düşünme ve rasyonel hareket etme yetilere sahip olması hedeflenen bir sistem” olarak tanımlanmış olup genellikle bir makinenin yahut bilişim sisteminin, “öğrenme”, “yorumlama ve “problem çözme” gibi insan zihniyle doğrudan ilişkilendirilen bilişsel işlevleri taklit etmesi anlamında kullanılmaktadır.  Kullanım alanı her geçen gün genişleyip değişmekle beraber bu değişim etkisini her alanda olduğu gibi hukuk alanında da göstermektedir. Avrupa Komisyonu 2012 yılında RoboLaw inisiyatifini başlatmış, Komisyon yapay zekâ ve robotlara ilişkin hukuki sorunları çözebilecek, ulusal ve Avrupa Hukuku bağlamında çözümler aramaya başlamıştır. 22.09.2014’teyse Guidelines on Regulating Robotics raporuyla somut hukuki düzenlemeler yapılması konusunda önemli çalışmalar yapılmıştır. Fakat yapay zekânın sebep olduğu zararlara ilişkin henüz bağlayıcı bir uluslararası düzenleme yapılmamıştır. Yapay zekanın otonom davranışları hem hukuki hem cezai alanda sorumluluk doğurmakta olup bu çalışma kapsamında öncelikle hukuki ve sonrasında cezai sorumluluk alanı incelenecektir.

II. YAPAY ZEKANIN HUKUKİ STATÜSÜ

Yapay zekanın hukuki sorumluluğunun belirlenebilmesi için öncelikle hukuki statüsü tespit edilmelidir. Zira yapay zekanın sebep olduğu zararlardan direkt olarak sorumlu tutulabilmesi için 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 8.maddesi kapsamında bir kişiliği haiz olmalıdır. Halihazırda Türk pozitif hukukunda yapay zekaya bu minvalde bir statü bahşedilmemiş olduğundan otonom davranışlardan sorumlu tutulması da mümkün olmamakla birlikte ilgili konuda doktrinde çeşitli görüşler mevcuttur:

A. Yapay Zekâya Kişilik Verilmesine Karşı Olan Görüşler

  1. Eşya Görüşü

Yapay zekanın ortaya çıkış amacının insan ihtiyacını karşılamak olduğu temeline dayanan bu görüşe göre yapay zekanın öz bilinci ve kişisel kabiliyeti olmadığından kendisine kişilik atfedilebilme imkânı yoktur. Bu niteliği itibariyle de ancak bir gerçek veya tüzel kişinin mülkiyetinin parçası olabilir ve fakat bu görüş TMK’de düzenlenen eşya hukuku bağlamında başta maddi varlığa sahip olma kıstasını sağlamadığı için eleştirilmektedir. İlaveten yapay zekanın bilişsel özelliklere haiz olması, adi eşya olmaması ve kendisine eşya statüsü bahşedilmesi halinde haksız fiil sorumluluğunun bir kişiye yüklenmesi ihtimalinin zorlaşacağı gerekçeleriyle maddi ve hukuki gerçeklikten uzak olduğu öne sürülen bu görüşün şu an için kabul görmeye elverişli olmadığı aşikardır.

  1. Köle Görüşü

Eşya görüşünün aksine yapay zekanın basit bir eşya gibi düşünülmemesi gerektiğini savunan bu görüş, türcülük anlayışı gereği yapay zekanın eşya statüsü dışında herhangi bir statüye de sahip olamayacağına da vurgu yaparak oksimoron yaratır. Zira bu görüş yapay zekanın hukuki kişilik statüsünü reddederek onu insanların ürettiği eşya olarak tanımlar. Çağdaş hukuk düzeni ile bağdaşır yanı olmaması nedeniyle kabul görmemiştir.

 B. Yapay Zekâya Kişilik Verilmesi Gerektiğini İleri Süren Görüşler

  1. Tüzel Kişi Görüşü

Otonomik ve bilişsel yetenekleri sebebiyle gerçek kişi olarak kabul edilmesi mümkün olmayan yapay zekanın hukuki statüsüne yönelik olarak en çok ileri sürülen görüş tüzel kişilik görüşüdür. Buna göre yapay zekalara şirket veya dernek gözüyle bakılıp bağımsız bir kişi ve eşya arasında bir statü bahşedilebilir. Zira bir yapay zekâ ile onu yöneten kişi arasındaki ilişki dernek ve bu derneğin yönetim kurulu üyeleri arasındaki ilişkiye benzetilmektedir. Ancak bu görüş de tüzel kişilerin sahip olması gereken ortak amaç unsurunun yapay zekâlarda bulunmaması ve tüzel kişiler için “sınırlı sayı ilkesi” uygulandığından kanunun düzenlediği tüzel kişilerden başka yeni bir tüzel kişi oluşturulamayacağı gerekçeleriyle eleştirilmiştir.

  1. Elektronik Kişi Görüşü

 Gerçek ve tüzel kişi görüşlerinden farklı olarak yapay zekaya hukuk düzenlerinde daha önce tanınmamış bir kişilik atfeden bu görüşün temel dayanağı Avrupa Parlamentosu’nun 27.01.2017 tarihli Robotikler Hakkında Medeni Hukuk Kuralları Tavsiye Raporu (Report with Recommandations to the Commission on Civil Law Rules on Robotics)’dur. İşbu rapor yapay zeka varlığına yönelik kişilik statüsünü öneren ilk resmi belgedir. Raporun bu görüşü yapay zekanın verdiği zarar karşısında hukuki sorumluluğunun benimsenmesi sonucunu doğurur. Bu hususta aşağıda inceleneceği üzere sebep olunan zararın tazmini için zarar ile yapay zekanın fiili arasındaki nedensellik bağının kanıtlanması yeterli olduğundan kusursuz sorumluluk hali ile açıklanabilir. Ancak Avrupa Parlamentosu 20.10.2020 tarihinde aldığı karar ile elektronik kişi görüşünden dönülmüştür.

III. YAPAY ZEKA KULLANIMINDAN KAYNAKLANAN HUKUKİ SORUMLULUK

Medeni hukukta kural “Bir kimsenin, hukuka aykırı eylemi sonucunda başkasına kusuruyla verdiği zararlardan sorumlu olması” olarak tanımlanan kusur sorumluluğudur; ancak istisnai anlamda bazı sosyal düşünceler ve hakkaniyet ilkesi zararın ortaya çıkmasında kusuru bulunmayan kişilerin de haksız fiilden kaynaklanan zarardan sorumlu olmalarını gerektirebilir ki bu da kusursuz sorumluluk olarak adlandırılır. Burada kastedilen, kişinin ortaya çıkan zararda mutlaka kusursuz olması değil; kusuru olmasa dahi sorumlu olmasıdır. Yapay zekâ kullanımından kaynaklanan hukuki sorumluluğun kapsamının belirlenmesinde de ağırlıklı olarak kusursuz sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. Yapay zekânın geniş bir kullanım alanına sahip olması, birtakım bilişsel özellikleri ve otonom yapısı nedeniyle onu üreten veya kullanan kişinin hiçbir kusuru olmamasına rağmen başkalarına zarar verebilme riski, kişinin kusuru mevcut olsa dahi yapay zekanın teknik boyutu gereğince ispatın oldukça zor olması gibi nedenler bu görüşün benimsenmesine yol açmıştır. Türk hukukundaki kusursuz sorumluluk hususu çerçevesinde yapay zekanın davranışlarından kaynaklanan hukuki sorumluluk; adam çalıştıranın sorumluluğu, hayvan bulunduranın sorumluluğu, yapı malikinin sorumluluğu, tehlike sorumluluğu ve üreticinin sorumluluğu çerçevesinde incelenecektir.

  1. Adam Çalıştıranın Sorumluluğu (TBK m.66/1)

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinde: “Adam çalıştıran, çalışanının kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenen adam çalıştıranın sorumluluğu bir tür özen sorumluluğudur. Adam çalıştıranın sorumluluğuna başvurulabilmesi için öncelikle genel şartlar olan zarar, hukuka aykırılık ve illiyet bağının mevcudiyeti aranır. Buna ilaveten çalışan ile çalıştıran arasında bir bağımlılık ilişkisi bulunması gerekir. Bu bağımlılık ilişkisinin dayanağını bir sözleşmenin oluşturmasının gerekmemesi ve eğer bağımlılık bir sözleşme ilişkisine dayanmakta ise sözleşmenin hizmet sözleşmesi olmasının şart olmaması gibi gerekçelerle yapay zekanın sorumluluğu ile adam çalıştıranın sorumluluğu arasında sıkı bir ilişki gözlenmiş ve hatta 2016 yılında ABD’nin en büyük hukuk firmalarından biri olan Baker & Hostetler, IBM tarafından geliştirilen ve dünyanın ilk yapay zekâlı avukatı olan Ross’u iflas davalarında yardımcı olması için işe aldığını duyurmuştur. Fakat adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu hükümlerinin uygulanabilmesi için Türk pozitif hukuku bakımından yapay zekanın çalışan olarak nitelendirilmesi, bunun için de gerçek kişi olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu gerekçelerle yapay zekâdan kaynaklanan zararların tazmini amacıyla TBK m.66 bağlamında adam çalıştıranın sorumluluğuna gidilebilmesi mümkün değildir.

  1. Hayvan Bulunduranın Sorumluluğu (TBK m.67/1)

Hayvan bulunduranın sorumluluğu TBK’nın 67/1 maddesi: “Bir hayvanın bakımını veya yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiş olup bu sorumluluğun temelinde bir hayvanı hâkimiyeti altında bulunduranın, hayvanın başkalarına zarar vermemesi için gerekli önlemleri almamasından kaynaklanan özen yükümlülüğünün ihlal edilmesi bulunmaktadır. Hayvan bulunduran gerçek kişilerin yanı sıra tüzel kişiler de olabilir. Yapay zekânın, hayvanlarda olduğu gibi hâkimiyeti altında bulunduğu kişinin talimatı dışında veya hiçbir talimat yöneltilmeksizin hareket edebilmesi mümkün olarak değerlendirildiğinde TBK m.67 hükmünün yapay zeka kullanımından kaynaklanan hukuki sorumluluk kapsamında da uygulanabileceği düşünülse de TBK m.67’nin uygulanabilmesi için hâkimiyet altında olan bir hayvanın bulunması şart olduğundan, şu anda bu görüşün benimsenmesinin mümkün olmadığı söylenebilir.

  1. Yapı Malikinin Sorumluluğu (TBK m.69/1)

TBK’nin 69/1 maddesi: “Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlenmiştir. Yapı malikinin sorumluluğundan söz edilebilmesi için genel şartlar olan zarar, illiyet bağı ve hukuka aykırılığa ilaveten bina veya başka bir yapı eserinin bulunması, zararın bina veya yapı eserinin yapımındaki bozukluk veya bakımındaki eksiklikten kaynaklanması, sorumluluğuna başvurulacak kişinin yapı veya diğer yapı eserinin maliki veya söz konusu yapılar üzerinde intifa veya oturma hakkı bulunan bir kişi olması gerekir. Her ne kadar yapay zeka ile onu yaratan-yöneten insan arasındaki ilişki göz önünde bulundurularak bu görüş ileri sürüldüyse de TBK m.69 özel olarak düzenlenmiş bir madde olup bu madde gereğince sorumluluğa gidilebilmesi için “bina” veya “yapı eseri” bulunması şart olduğundan yapay zeka kapsamında uygulama alanı bulamayacağı söylenebilir.

  1. Tehlike Sorumluluğu (TBK m. 71)

Tehlike ilkesi ile temellendirilen bu sorumluluk türünde sorumluktan kurtulmanın tek yolu illiyet bağının kesildiğini ispatlamaktır. İlgili sorumluluk TBK’nin 71/1 maddesinde: “Önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.” şeklinde düzenlenmiştir ve TBK 71. madde bağlamında işletme sahibi veya işletenin sorumluluğuna gidilebilmesi için önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin varlığı ve zararın işletmenin faaliyetinden kaynaklanması aranır. Avrupa Parlamentosu’nun 20.10.2022 tarihli kararının ekinde yer alan yapay zekâ kullanımından kaynaklanan sorumluluğa ilişkin Yönerge Taslağı’nın 4. maddesinde “yüksek riskli” yapay zeka sistemleri için tehlike sorumluluğu öngörülmüştür. Yapay zekânın neden olduğu zarardan tehlike sorumluluğu bağlamında sorumlu tutulan kişi ise “işleten (operator)” olarak ifade edilmiştir. Ayrıca Yönerge Taslağı 4/3 maddesi gereğince işleten, mücbir sebep durumunda sorumluluktan kurtulabilmekle birlikte; gerekli özeni gösterdiği, zararın otonom bir faaliyet, araç veya süreçten kaynaklandığı gerekçesiyle sorumluluktan kurtulamamaktadır. Değinilen gerekçeler ve Kararın da etkisiyle yapay zekanın hukuki sorumluluğu çerçevesinde tehlike sorumluluğunun kabul edilmesine yönelik ağırlıklı bir görüş mevcut olsa da yapay zekanın yol açtığı zarara ilişkin başka bir sorumluluk türü inşa edilmesi gerektiği de ileri sürülmekte olup; tehlike sorumluluğu bakımından da bir görüş birliği veya pratik olduğu söylenemez.

  1. Üreticinin Sorumluluğu (7223 sayılı Kanun m.6)

 7223 sayılı Kanun 6/2 maddesi gereğince üreticinin sorumluluğuna başvurulabilmesi için zarara uğrayan kişinin zararı, uygunsuzluğu ve illiyet bağını ispatlaması gerekir. Hükümde üreticinin kusurunun ispatlanması şartı aranmamıştır. O halde üreticinin sorumluluğu bir tür kusursuz sorumluluk olarak düzenlenmiştir. Yapay zekânın Kanun’a göre ürün olup olmadığı hususunda da öğretide görüş birliği bulunmamaktadır. Ancak yukarıda da değinilen eşya görüşü gereğince, yapay zekânın, 7223 sayılı Kanun 3/s maddesinde geçen “eşya” kavramının kapsamına dâhil olduğu kabul edilip ürün niteliğinin ön plana çıkarıldığı görüşü de mevcuttur. Yapay zekânın neden olduğu zararların 7223 sayılı Kanun’un 6. maddesi çerçevesinde talep edilebilmesi için şu şartların bir arada bulunması gerekir: Ürünün ayıplı (uygunsuz) olması, ayıplı yapay zekanın bir zarara sebebiyet vermesi, zarar ile ayıp arasında uygun illiyet bağının bulunması, sorumluların 21. maddede belirtilen sorumluluktan kurtuluş nedenlerinden herhangi birini ispatlamamış olmaları. Tüm bu şartların kümülatif olarak sağlanmasının zorluğu bir yana, diğer sorumluluk türlerine göre yapay zekanın ruhuna daha uygun olduğu yönünde görüşler mevcuttur. Bu sorumluluk türünde genel bir kurtuluş kanıtı sunma imkânı bulunmadığından, yani üretici zararın meydana gelmemesi için gerekli tüm dikkat ve özeni gösterdiğini ispatlayarak sorumluluktan kurtulamadığından avantajlı olarak değerlendirilmektedir. Ancak ilgili Kanun dahil olmak üzere ne Türk pozitif hukukunda ne de Avrupa Parlamentosu Kararı kapsamındaki yayımlarda kesin ve net bir düzenleme yapılmıştır. Bu kapsamda teknolojik gelişmeleri bir adım geriden takip ettiği söylenebilecek olan hukuki düzenlemelerin ilerleyen zamanlarda yukarıda değinilen görüşler çerçevesinde şekilleneceği söylenebilir.

IV. CEZA HUKUKU AÇISINDAN ÇEŞİTLİ OLASILIKLAR

  1. Hareket Açısından Değerlendirme

 Ceza hukukunun odak noktasını insan hareketi oluşturmakta olup davranışların hareket (fiil) özelliğine sahip olabilmesi için öncelikle bu hareketin iradi olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bundan sebeple, insan iradesinin mutlak olarak devre dışı kaldığı haller kapsamında iradi hareket söz konusu olmayacaktır. Yapay zekânın ise bir insan tarafından programlanma özelliğinden kaynaklı sınırlı bir irade özgürlüğüne sahip olup hareketlerinde özgürlükten bahsedebilmek şu aşamada mümkün değildir.

Ceza hukuku açısından bir suçun işlendiğinden bahsedilebilmesi için ikinci olarak tipikliğe uygun bir fiilin gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Dış dünyaya yansıyan bir hareketin (bunun neticesinde zarar/neticeli suç) gerçekleştirilebilmesi için yapay zekanın robot görünümünde olması gerekmektedir. Yapay zekâ tarafından öldürme, yaralama, mala zarar verme, hakaret, tehdit, kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi, yayılması, ele geçirilmesi, banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, bilişim sistemlerine girme gibi neticeli ve neticesiz suçların işlenmesi mümkündür. Bu durumlarda meydana gelen suç kapsamında cezai sorumluluğun kime/kimlere ait olduğu sorunu gündeme gelmektedir. Salt bakış açısıyla yaklaşıldığında, cezai sorumluluk kapsamında güncel hukuk sistemleri açısından da geçerli olan durum yapay zekâyı üreten gerçek veya tüzel kişinin ya da kullanıcının sorumluluğudur. Ancak bu halde programlayan veya üreten kişinin cezai sorumluluğuna gidebilmek için ortada kusur unsurunun varlığının bulunması gerekmekte olup yapay zekânın suçta araç olarak kullanıldığı bilinmelidir. Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 6/1-f maddesi açısından saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici, delici veya bereleyici alet silah olarak kabul edilmekte olup yapay zekânın silah olarak da nitelendirilebilmesi mümkündür. Ancak yapay zekanın kendi kendine düşünme ve karar alabilme yeteneğine sahip olması halinde programlayıcı/yazılımcı ile yapay zekânın işlediği suç arasındaki nedensellik bağının kesilebileceği ihtimali gündeme gelecektir.

Yapay zekânın ihmali suçları işlemesi hali değerlendirildiğinde: gerçek (saf) ihmali suçları işlemesinde herhangi bir tereddüt yoktur. Ancak, gerçek olmayan (görünüşte/ihmal suretiyle icra) suçların faili olabilmesi için yaptığı hareketin icra hareketine eş değer olması gerekir. Bunun için yükümlülüğün kaynağı kanun, sözleşme veya öngelen tehlikeli hareketten kaynaklanmalıdır. Örneğin, yapay zekâ bir hastaya belirli aralıklarla ilaç vermesi gerekirken hareketsiz kalarak bu yükümlülüğü yerine getirmez ve hasta ölürse, ihmali hareketle kasten öldürmeden sorumluluğu doğacaktır.

  1. Manevi Unsur Açısından Değerlendirme

Tipikliğin manevi unsurunu kasıt ve taksir oluşturmakta olup TCK 21/1 maddesine göre kasıt, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. Ceza hukuku açısından kişinin cezalandırılabilmesi için gerçekleştirilen hareketin tipikliğe uygun olması yeterli olmayıp, ayrıca tipiklikte yer alan unsurların bilinmesi ve istenmesi gerekir. TCK 22/2 maddesine göre taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. Yapay zekâ mevcut hukuk sistemlerinde bir çeşit eşya/alet/nesne olarak kabul edildiği için cezai sorumluluğun şimdilik sadece otomobil şirketine, yazılımcıya veya kullanıcıya ait olduğu söylenebilir. Ancak belirli bir biçimde hareket etmesi için programlanan yapay zekâ, bazı hallerde benzer durumlarda farklı kararlar verip, bunu uygulayabilmektedir. Bundan dolayı, yapay zekâ tarafından işlenen suç, şayet yazılımcı/ programlayıcı kişinin kastettiği suçtan daha ağır veya başka bir suç olduğu takdirde cezai sorumluluk neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre belirlenecektir. Örneğin yazılımcı tarafından kasten yaralama suçunun işlenmesi için hareket ettirilen yapay zekâ, mağduru nitelikli yaralar (TCK m. 87) veya öldürür ise, failin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için söz konusu neticeler açısından en azından taksirle hareket etmesi gerekir. Bu neticelerden failin sorumlu tutulabilmesi için yapay zekânın kendi kendine düşünme, algılama ve karar verebilme yeteneğinin bulunmaması gerektiğini belirtmeliyiz.

  1. Doğrudan Faillik (TCK m. 37/1) Açısından Değerlendirme

TCK 20/2. maddesine göre, “Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbirleri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır.” suç ve ceza politikası gereği, gerçek kişiler suçun faili olabilir ve sadece gerçek kişiler hakkında ceza yaptırımına hükmedilebilir. Tüzel kişilik yapay niteliğe sahip bir topluluk olduğu için kendisini temsil eden gerçek kişiler vasıtasıyla hareket etmektedirler. Yani var olan irade aslında gerçek kişilere aittir. Dolayısıyla, tüzel kişiler kusurlu hareket edemeyeceklerdir, çünkü anlama ve isteme yetenekleri bulunmamaktadır. Yapay zekânın cezai sorumluluğunun tespitinde ilk olarak otonom-yarı otonom mu yoksa gerçek anlamda bir bilince mi sahip olduğu belirlenmelidir. Otonom-yarı otonom varlıklar bir tür eşya/nesne olarak kabul edildiği için cezai sorumluluk onu kullanan gerçek kişiye ait olmaktadır. Yapay zekânın en üst seviyeye geldiği halde algılama, etrafındakilerin duygu ve düşüncelerini öngörme, tahmin etme, karar alma gibi bağımsız hareket etme ihtimali açısından ele alındığında, suçun doğrudan faili olacağı değerlendirilebilir. Şu an gelinen nokta açısından yapay zekâ ile insanın bağımsız hareket etme konusunda eş değer olmadığı muhakkaktır. Dolayısıyla, yapay zekâ kendi sınırları kapsamında hedefe ulaşmak için kendi kendine karar alarak uygulamaya geçse dahi, bu hedefi bir gerçek kişi belirlemektedir.

  1. Dolaylı Faillik, Azmettirme ve Yardım Etme Açısından Değerlendirme

Dolaylı faillik, suçun diğer bir kişinin araç olarak kullanılması sureti ile işlenmesidir. Dolaylı faillikte suçun kanuni tanımındaki fiili gerçekleştiren ayrı bir kişi vardır. Arka plandaki kişi, suçun icrai hareketlerini gerçekleştiren şahıs ve hareket üzerinde tam bir hâkimiyet kurmaktadır. Arka planda bulunan kimse hakkında ceza verilirken bu kişinin, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı gibi kusur yeteneği olmayan bir kimseyi araç olarak kullanması durumunda verilen ceza artırılacaktır. Bu kapsamda yapay zekâ tıpkı bir insan gibi gerçek kişi kabul edecek olursa, suçta araç olarak kullanılması mümkündür. Bu takdirde, cezai sorumluluk arka plandaki gerçek kişiye ait olacaktır. Yapay zekâya gerçek kişilik dışında bir kişilik tanınması (tüzel kişilik veya elektronik kişilik) veya herhangi bir kişilik tanınmaması durumunda suçta araç olarak kullanılması söz konusu değildir. Ayrıca, kişilik tanınmaması gerektiği görüşü esas alınırsa, suçta kullanılması durumunda bir çeşit alet/araç/nesne/silah olarak kullanılacaktır. Her iki durumda da suçun faili değişmeyecek olup, sadece ilk durumda yapay zekanın üreticisi dolaylı fail; ikinci durumda ise, doğrudan fail statüsünde olacaktır. Aynı durum azmettirme ve yardım etme için de geçerli olacaktır.

  1. Yapay Zekânın Mağdur/Suçtan Zarar Gören Olup Olamayacağı Hususunda Değerlendirme

Gerçek kişilerin suçun mağduru olmasında tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, tüzel kişilerin suçun mağduru olup olamayacağı hususu öğretide tartışmalıdır. Öğretideki ilk görüşe göre; tüzel kişiler yalnızca suçtan zarar gören olabilmekte; diğer görüşe göre; tüzel kişiler suçun mağduru olabilmektedir.

Yapay zekâyı bir tür eşya olarak kabul eden görüş açısından değerlendirecek olursak, zarar verildiği takdirde mala zarar verme (TCK m. 151/1) suçu oluşacaktır. Yapay zekâya tüzel kişilik veya elektronik kişilik verilmesi gerektiği görüşü açısından değerlendirildiğinde, suçun mağduru değil suçtan zarar gören olabileceği; buna karşılık olarak ise tüzel kişilerin mağdur olabileceği görüşü esas alındığında, yapay zekâ mağdur olarak değerlendirilebilecektir.

V. YAPAY ZEKÂ İLE KUSURLULUK/KUSUR (İSNAT) YETENEĞİNİ ETKİLEYEN HALLER ARASINDAKİ İLİŞKİ

 Kusur yeteneği, kişinin işlemiş olduğu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılaması (algılama yeteneği), başka bir ifadeyle işlenen fiilin hukuken uygun bir davranış olduğunu anlama ve bu çerçevede davranışlarını yönlendirme (irade) yeteneğidir. Kusur yeteneğinin ortadan kaldırılması veya azalması halinde faile ceza verilmeyecek veya cezasında indirim yapılacaktır. Tek başına yapay zekânın kusur yeteneğinden bahsedebilmek için bir takım duyu organları vasıtasıyla (sensörleriyle) dış dünyayı algılama ve bunları analiz etme yeteneğine haiz olması gerekmektedir. Bu becerilere sınırlı derecede haiz yapay zekânın kusur yeteneğinin tam olmadığı, yani işlemiş olduğu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin azalmış olduğu kabul edilmelidir. Buna karşılık, günümüzde hedeflenen yapay zeka türü olarak, algılama ve irade yeteneği tam olan, düşünme, öğrenme, karar alıp uygulayabilme ve bilince sahip olan bir yapay zekânın kusur yeteneğinin tam olması gerekmektedir.

VI. TÜZEL KİŞİLERİN CEZAİ SORUMLULUĞU İLE KARŞILAŞTIRILMASI

 Organları aracılığıyla faaliyetlerini gerçekleştirmekte olan tüzel kişiler, yapay zekâ gibi gerçek kişi olmadıkları için, bu konuda ortak özelliğe sahiptirler. Bundan dolayı, tüzel kişiler bazı sebeplerle insanlar tarafından idare edilmekte ve yönlendirilmektedirler. Ancak, tüzel kişiliğe sahip ticari şirketler ile yapay zekâ arasında duyguları ifade etme veya öğrenme, algılama, düşünme, karar alma gibi hususlarda farklılık bulunmaktadır. Bundan dolayı, yapay zekânın tüzel kişilere benzediği belirtilse de onlardan daha farklı bir hukuki kişilik tanınması (örneğin elektronik kişilik) isabetli olacaktır. Tüzel kişilerin suçun faili olamayacağı görüşü bağlamında değerlendirme yapıldığında, aynı şekilde yapay zekâ da suçun faili olamayacaktır.

VII. YAPAY ZEKÂNIN İŞLEDİĞİ/İŞLEME OLASILIĞININ OLDUĞU SUÇLAR YÖNÜNDEN YAPTIRIM VE İNFAZ SORUNU

Yapay zekanın TCK kapsamında suç olarak nitelendirilen filleri işlemesi ihtimal dahilinde olup işlemiş oldukları suçlar yönünden fail olup olamayacakları ile bunlara uygulanacak yaptırım belirlenmesi arasında sıkı bağlantı vardır.

Yaptırım uygulanabilmesi için yapay zekanın suçun doğrudan faili olması gerekmekte olup günümüzde bu durum sadece düşünce aşamasında olduğundan ve yapay zekanın kişiliği olmayıp bir tür eşya/araç/nesne olarak kabul edildiğinden ötürü yaptırım uygulanması durumu söz konusu değildir.

Tüzel kişilik veya elektronik kişilik verilmesi gerektiği görüşü açısından değerlendirme yapıldığında bir kıyaslama söz konusu olabilir. TCK’nin 20/2 maddesine göre, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklı kalmak kaydıyla tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Yapay zekânın tüzel kişiliğe sahip olduğu kabul edilecek olursa, TCK’de düzenlenen güvenlik tedbirlerine benzer nitelikte yaptırımlara tabi tutulabilecektir. Mevcut TCK sistematiğinde tüzel kişiler için öngörülen güvenlik tedbirleri iznin iptali ve müsaderedir (TCK m. 60). Mevcut düzenlemelerde yapay zekâya yönelik bir güvenlik tedbirine yer verilmemiştir. Bu noktada kıyas yapıldığında, yapay zekanın suç işlemesi halinde, güvenlik tedbiri olarak yapay zeka yazılımının ve varsa tescile konu haklarının yaptırıma konu edilebileceği düşünülebilir.

Yapay zekâ bakımından ortaya çıkan bir diğer sorun cezanın amacı ile nasıl bağdaşacaklarıdır. TCK’nin 1. maddesine göre, Ceza Kanunu’nun amacı kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Bu madde cezanın amaçları kapsamında değerlendirildiğinde sadece kefaret ve önleme amaçlarından bahsedilmektedir. Önleme amacı ise, genel ve özel önleme olmak üzere ikiye ayrılır. Genel önleme amacı caydırıcılık, ibret vericilik; özel önleme amacı ise, rehabilite ve ıslah etmektir.

Sonuç olarak, yapay zekâya gerçek kişilik verilmesiyle ceza kanununun amacına tam hizmet edilemeyeceği, ancak imkânsız da olamayacağı belirtilebilir. Nasıl ki tüzel kişilerin suçun faili olabileceği düşüncesi bulunmaktaysa, aynı şekilde yapay zekânın da suçun faili olabileceği düşünülebilir. Fakat yapay zekanın fail olabileceği varsayımında yaptırım olarak hapis veya adli para cezası uygulamasının yerine, yazılımının sona erdirilmesi, geçici süre devre dışı bırakılması gibi yaptırımlar söz konusu olacaktır.

KAYNAKÇA

  1. Akkurt, Sinan Sami. “Yapay Zekânın Otonom Davranışlarından Kaynaklanan Hukukî Sorumluluk”, Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, S.: 13, 2019.
  2. Bak, Başak. “Medeni Hukuk Açısından Yapay Zekânın Hukuki Statüsü ve Yapay Zekâ Kullanımından Doğan Hukuki Sorumluluk”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi,:35,2018.
  3. Calverley, David. ‘Artificial Intelliegence As a Legal Person’, The Journal of Personal Cyber Consciosness, http://www.terasemjournals.org/PCJournal/PC0201/calverley_d.html (Erişim: 15.11.2022)
  4. Kara, İlhan. İmalatçının Ürün Sorumluluğu, Ankara 2021.
  5. Kaşak, Fahri Erdem. “Tüzel Kişilik Kavramı ve Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması”, Marmara
  6. Kılıçarslan, Seda. “Yapay Zekanın Hukuki Statüsü Ve Hukuki Kişiliği Üzerine Tartışmalar”, Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi, S:2, 2019.
  7. Kılınç, Ayşe Nur. Adam Çalıştıranın Organizasyon Sorumluluğu, Ankara, 2018.
  8. Sadi, Selin. “Yapay Zeka Sistemlerinin Hukuki Kişiliği, Hukuk Bülteni” https://www.okan.edu.tr/hukuk/sayfa/8088/yapay-zeka-sistemlerinin-hukuki-kisiligi/ (Erişim: 28.10.2022)
  9. Sağlam, İlyas, Girgin Emre. “Yapay Zekâ ve Sözleşme Dışı Kusursuz Sorumluluk”, Antalya Bilim
  10. McCarthy John, ‘’What is Artificial Intelligence?,’’ Kaynak: http://jmc.stanford. edu/articles/whatisai.html, (E. T.: 01.08.2019) s.2
  11. European Parliament resolution of 16 February 2017 with recommendations to the Commission on Civil Law Rules on Robotics (2015/2103(INL)), s.2, Kaynak: http://www.europarl.europa.eu/doceo/document/TA-8-2017-0051_EN.html (Erişim Tarihi: 01.08.2019)
  12. Sucu İpek/Ataman Elif, “Dijital Evrenin Yeni Dünyası Olarak Yapay Zekâ Ve Her Filmi Üzerine Bir Çalışma”, Yeni Medya Elektronik Dergi, Ocak 2020, s. 41; Barfield Woodrow, “Liability for Autonomous and Artificially Intelligent Robots”, Paladyn, Journal of Behavioral Robotics, Volume 9, Issue 1, 2018, s. 193; Dülger, s. 83.
  13. Koca Mahmut/Üzülmez İlhan, ‘’Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler’’ 13. Baskı, Ankara, 2020, s. 100-102.
  14. Lima Dafni, “Could AI Agents Be Held Criminally Liable? Artificial Intelligence and the Challenges for Criminal Law”, South Carolina Law Review, April 2018, s. 683.
  15. İçel Kayıhan, ‘’Ceza Hukuku Genel Hükümler’’ İstanbul, 2016, s. 267;
  16. Aydın Devrim, ‘’Türk Ceza Hukukunda Suça İştirak’’ Ankara, 2009, s. 143 vd.