Ölümünün 2400. Yıldönümünde Sokrates ve Savunması
Tarihçiler bir itham, bir suçlama neticesi yargılanan bir kimsenin yargılamayı yapan kurum önünde gerçek anlamda ilk savunmasının Sokrates ile başladığını yazarlar. Bir çok tarihçi savunma tarihinin Sokrates ile başladığını belirtir.
Sokrates, MÖ 470-399 yılları arasında Atina’da yaşamıştır. Ölümünün 2400. yıldönümünde Dünyanın dört bir yanından felsefeciler ve hukukçular Sokrates’i anmak için Temmuz ayında Atina’da toplanacaklardır. Babası heykel ustası, annesi ebe olan Sokrates, evli ve üç çocuk babasıydı. Erken dökülmüş saçları, yuvarlak yüzü, iri burnu ve kaba görünümü ile filozoftan çok hamala benziyordu.(Roma Ulusal Arkeoloji Müzesinde heykeli bulunmakta olup, benzetme Tarihçilere aittir) Yaşamında anne ve babasının mesleklerinden izlenimler görülür. Babasının heykeltıraş olması nedeniyle bir süre baba mesleğini yaptı. Atina’da Akropolis girişindeki MS 2. kadar korunabilen bir kısım heykellerin onun tarafından yapıldığı belirtilir. Sokrates kendisini bir ebe gibi gördüğünü, hiçbir şey öğretmediğini, insanlarda var olan bilgiyi doğurttuğunu belirtir.
Gençliğinin ilk yıllarında Atina ile Sparta arasındaki Poleponnesos savaşına hoplit (ağır zırhlı piyade) olarak katıldı. Uzun yıllar süren savaşta hoplit olarak Atina adına büyük yararlılıklar gösterdi. Bazı kaynaklar savaşta hoplit olarak görev alanların büyük paralar kazandıklarını yazarlar.
Mistik, gizemli bir yapıya sahip olan Sokrates, sık sık kendisinden geçer, saatlerce kıpırdamadan dururdu. Evine pek bağlı olmayan, gelişigüzel giyinen, her çeşit insanla ahbaplık kurabilen, kendi evinden çok başkalarının evinde yiyen içen ve yaşayan Sokrates, günler boyu çevresindeki insanlarla devleti, hayatı, bilinenleri tartışırdı. “Tek bildiğim şey, bilmediğimi bilmektir.” diyerek yaşama, felsefeye derinlik kazandırmıştır.
Sokrates’in en ünlü özelliği de sağlığında hiçbir yazılı belge bırakmamasıdır. Kendisine ait tüm bilgiler o zamanın tarihçilerinin ve öğrencilerinin notlarından, günlüklerinden toplanmıştır. Öğrencilerinin en tanınmışlarından olan Platon, Sokrates’in ölümünden sonra onun düşüncelerini, Beşyüzler meclisindeki yargılamasını ve yargılama sonrası yaşanan olayları bir çok ayrıntılarıyla yazarak tarihe yazılı belge olarak bırakmıştır. Farklı kaynaklarda, yargılama sırasında Platon’un isminden bahsedilmektedir. Bu durum Platon’un da duruşma salonunda olduğunu göstermektedir.
Aslında Sokrates’in kimliği konusu tam bir karmaşadır. Tarihçiler Sokrates konusunda farklı değerlendirme yaparlar. Bir çok tarihçi kendisine göre farklı bir Sokrates Kimliği oluşturur. Ancak tarihçilerin ortak görüşü Sokrates’in felsefi kimliği ve Beşyüzler Meclisindeki yargılaması sırasındaki ünlü savunmasıdır.
Sokrates, 200.000 nüfusu bulunan Atina’da, otuz yaş ve üzeri 6.000 yurttaş tarafından oluşan kurayla seçilmiş 501 Atina Yurttaşı tarafından yargılandı.
Beşyüzler Meclisindeki Yargılama Sırasında Mahkeme heyeti duruşmaya başlamadan önce iki tunç levha alırdı. Bu levhalardan birinde mahkumiyet, diğerinde beraat belirtilmekte idi. Mahkeme heyeti duruşmaya başlamadan önce tam metni bu güne kadar bilinememekle birlikte şöyle bir yemin ederdi.(Metin H.Basri Erk’in Adalet Edebiyatı Antolojisinden alınmıştır) Bu metin yargılama öncesi yemin geleneğinin ve söyleminin ilk örneğidir.
“Atina halkının ve Beşyüzler Senatosunun kanun ve nizamlarına uygun şekilde oy kullanacağım. Yasaların yetersiz olduğu hallerde doğru olanı yapacağım. Korku veya gösterişe kapılmayacağım. Sadece Mahkemenin incelemesine sunulan konularda oy kullanacağım. Davacıya, dava edileni ve savunmanı dikkatle dinleyeceğime Zeus hakkı için, Apollon hakkı için yemin ederim. Yeminimi tutarsam çok yaşarım. Tutmazsam bana ve aileme lanet olsun.”
Tarihin o döneminde Atina’da kamu davası olmayıp kişisel suçlama sistemi vardı. Herhangi bir kişi İngiliz Hukuku’nda olduğu gibi başka bir kimseyi suçlayabilmekte idi. Atina’da bu usule karşı koruyucu önlem olarak, suçlayan kişi yapılan oylamada, oyların beşte birini alamazsa para cezası ödemek zorunda kalırdı. Bu karşılık sanık eğer suçlu bulunursa kendine verilebilecek cezayı önerme hakkına sahipti.
MÖ 453 de bir darbeyle iktidarı ele geçiren demokratlardan üçü Sokrates’ı suçladılar. Meletos(bir şairdi), Anitus, (ya da Anytos) (Demokratların önde gelenlerindendi) ve Likon. Bütün delillerini bir kabın içine koyarak, mahkemeye sunulmak üzere mühürlediler. Sokrates’ı genel olarak aşağıdaki belirtilen metinde olduğu biçimde suçlamakta idiler.
“Dinsiz, gençlerin ahlakını bozuyor. Atina’nın iman ettiği ilahlara inanmıyor. Devletin tanrılarını yok sayarak, yeni tanrılar yaratıyor. Sitenin tanrılarından farklı tanrıları yüceltiyor. İstenilen ceza-ÖLÜM.”
“Atinalılar, beni suçlayanların üzerinizdeki etkisini bilemiyorum. fakat beni suçlayanların sözleri o kadar kandırıcıydı ki, ben kendi adıma onları dinlerken az daha kim olduğumu unutuyordum.”
Yüzyıllardan bu yana sözlü savunma yöntemlerinden kopuş savunmalarının babası Sokrates, yargılama sırasında 70 yaşında idi. Soru cevap biçiminde tarihe geçen ünlü savunmasına yukarıdaki cümleyle başladı. Savunmasında, Atina Halkını, soyluları, kendisini yargılayanları, devlet düzenini, iktidarı, yaşamı sorguladı.
Savunmasının ilerleyen bölümlerinde “İncelenmemiş bir yaşam için yaşamaya değmez” demiş, ve yaşama ilk defa değer kazandırmıştır. Savunmasının sonunda mahkum olacağını bilen Sokrates, savunmasını tarihe geçen şu sözlerle bitirmiştir.
“Atinalılar, çocuklarım büyüdükleri zaman, erdemden çok zenginliğe, ya da başka şeylere düşkünlük gösterecek olurlarsa, ben sizinle nasıl uğraşmış isem siz de onlarla uğraşınız. Onları uyarınız. Kendilerine, kendilerinde olmayan bir değeri verir, önem vermeleri gereken şeye önem vermez, bir hiç oldukları halde kendilerini bir şey sanırlarsa, ben sizi nasıl azarlamışsam, sizde onları öyle azarlayınız. Bunu yaparsanız, bana da oğullarıma da iyilik yapmış olursunuz.
Artık ayrılık zamanı geldi. yolumuza gidelim. Ben ölmeye, siz yaşamaya… Hangisi daha iyi ? Bunu Tanrıdan başka kimse bilemez.”
Yargılamanın gereği mahkeme, sanıkları eğer suçlu bulursa sanıkların, kendilerine bir ceza önermeleri gerekmekteydi. Mahkeme Sokrates’ten kendisine bir ceza önermesini istedi. Sokrates, aslında kendisinin devlete hizmet ettiğini, hayır işlediğini, devlete hizmet edenlerin karınlarının doyurulduğu Pithanion’da karnının doyurulması gerektiğini önerdi. Para cezası olarak ta bir Mina (O dönemde Yunan para birimi) verebileceğini, eğer istenirse dostlarının onun için 30 Mina daha toplayabileceğini belirtti.
Alaycı ifade ile yaptığı bu öneriden sonra Beşyüzler Meclisi 220 ye karşı 281 oyla, Sokrates’i ölüme mahkum etti.
Atina yasalarına göre cezanın 24 saat zarfında baldıran zehiri içirilerek infaz edilmesi gerekirken, Delos’a gönderilen Kutsal Geminin çıktığı seferden 1 ay geç dönmesi nedeniyle infaz bir ay ertelenmiştir. Bu süre içerisinde dost ve yakınlarının kendisini kaçırma önerilerini “Devletin izni olmadan hapishaneden çıkılmaz, meşru bir mahkeme kararına yanlışta olsa uymak gerekir.” gerekçesiyle reddetmiştir.
Sokrates’ın baldıran zehiri içirilerek idamı ve cezanın infazı Platon’un Fedon isimli eserinde ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Cezanın infazını yakın dostlarıyla beklemiş, kendisine zehiri getiren görevliye;
“Pekala dostum, sen bu şeyleri bilirsin, ne yapmam gerekiyor.” Diye sormuş. Görevli ise
“Sadece iç” diye yanıtlamıştır.
Geleneğe göre kabın içindeki zehirden tanrıya sunu yapmak üzere bir damlasını yere döktükten sonra kabın içindeki zehiri içmiştir.
Vücudunun soğumaya başlamasından sonra, öğrencilerinden Kriton’a, öğrencisi ve çok sevdiği dostu hasta olan Apollon’un iyileşmesi için, bir adakta bulunmuş,
“Tanrı Asklepios’a bir horoz borçluyuz onu sakın unutmadan öde” demiştir.
Ölümünden sonra Sokrates, Kant tarafından “Akıl İdeali” olarak. Hegel tarafından “Gerçek Bir Filozof”. Nietzsche tarafından bir akıl olarak ölmeyi seçtiği için, bir “canavar” olarak değerlendirildi.
Günümüzde, Dünyanın çeşitli ülkelerindeki Hukuk Fakülteleri, Dünya Hukuk Tarihindeki ilk kapsamlı savunma olan Sokrates’in savunmasını derslerinde vermektedirler. Amerika Birleşik Devletlerinde Sokrates usulü soru-cevap biçimindeki savunma, bir savunma tekniği olarak öğretilmektedir. Avrupa’nın bir çok ülkesinde Hukuk Fakülteleri sonrası mesleki eğitim veren, Avukatlığa hazırlayan okullarda, Sokrates’in savunması satır satır, cümle cümle incelenmektedir.